3: İstatistikler kafa karıştırıcıdır. Gerçekten hastalar sayıları bilmeli midir?

Sayıların sunumu yanıltıcı olabilir – hatta tamamen yanlış yönlendirebilir. Ancak tedavileri karşılaştırmak istediğinizde ya da aynı sorunu olan kişilerin bundan nasıl etkilendiğini öğrenmek istediğinizde sayıların devreye girmesi kaçınılmazdır. Sayıların sunulmasında bazı yöntemler daha yardımcı olabilir.

Sayıların anlaşılabilmesi için en uygun yol – doktorlar için bile – sıklıkların ele alınmasıdır. Bu durumda tam sayılar kullanılmaktadır. Yüzde on yerine “her yüz kişiden onu” demeyi tercih ederiz. Sayıları sözle aktarmanın yanı sıra bar grafikler, tablolar, pie chartlar, çöp adamlar, gülen yüzler ya da üzgün yüzler kullanılabilir. Farklı sunum yolları ile olabildiğince çok kişi için anlaşılabilir hale sokmaya çalışılmalıdır.
Yüksek tansiyon ilaçlarının tansiyon hastalarında kalp hastalığı ve inme riski üzerindeki etkisi ile ilgili on yıllık takibi içeren bir tablo kullanımını örnek olarak ele alalım.

Graph showing the risk of heart disease or stroke

Sizin gibi 100 kişiye gelecek 10 yıl içinde ne olacak? (Büyütmek için tıklayınız)

[3] Sizin durumunuzdaki 100 hastaya on yıl içinde ne olur?

Hiç tedavi olmazlarsa bu yüz hastanın on üçü ya kalp krizi ya da inme geçirir. Eğer yüzü de yüksek tansiyon ilacı A’yı kullanırsa sadece on biri kalp krizi ya da inme geçirir. Eğer yüzü de yüksek tansiyon ilacı B’yi kullanırsa sadece on hasta kalp krizi ya da inme geçirir, üçü bu riskten kurtulmuş olur. Bu kadar açıktır. Buna rağmen bu sayılar genellikle istatistikçilerin anlayabileceği gibi sunulmaktadır.
Bir de bu sayıları bar chart değil tablo olarak görelim.

Bu örnekte B hipertansiyon ilacı üzerine odaklanalım.
Hiç bir tedavi uygulanmazsa kalp hastalığı ya da inme riski %13 (yüzde on üç)’tür. B ilacı kullanılırsa risk %10 (yüzde 10)’dur, %3’lük (yüzde üçlük) bir fark olmuştur. B ilacı oluşabilecek 13 kalp hastalığı ya da inme olgusunu 3’e indirdiğinden göreceli risk azalması 3/13 ya da %23’dür. Sonuçta kesin risk azalmasını %3, göreceli risk azalması ise %23 olarak tanımlanır. Bu iki sayı aynı şeyi ifade etmenin farklı yollarıdır.
Göreceli risk azalması her zaman daha yüksek bir değerdir – hatta bazen oldukça yüksektir ve bu nedenle daha dikkat çekicidir. Eğer “İnmelerin %23’i önlenebilir” şeklinde bir başlık görürseniz size hiç bir şey ifade etmez – çünkü hangi hasta grubu olduğu belirtilmemiştir, süre verilmemiştir, en önemlisi de tedavi olmadığı takdirde inme geçirme riskinin ne olduğu belirtilmemiştir. Bu değer büyük bir olasılıkla göreceli risk azalmasına karşılık gelmektedir (gene de kontrol etmek gerekir).
Bu sayılar bazen çok farklı olabilmektedir. Bir gazetenin prostat kanseri taraması ile ilgili bir çalışmayı haber yaptığını düşünün. “Ölümleri %20 azaltabilir” başlığı çok büyük bir orana işaret ediyor gibi gelebilir. Bu sonuçlar, tarama sayesinde her 1410 taranmış kişiden birinin ölümü engellenebilir şeklinde rapor edilebilir (ya da %0,07 şeklinde yani tarama yapılmış her 1000 erkekten 7’sinin prostat kanserinden ölümü engellenebilir). Göreceli risk azalması %20, kesin risk azalması ise %0,07’dir.
İkinci değer çok daha küçüktür, çünkü prostat kanserinden ölüm riski zaten düşüktür ve böyle küçük bir değerin başlıklarda dikkat çekmesi mümkün değildir. Bu örnekteki dip not: Eğer bir başlık kulağa çok iyimser gibi geliyorsa gerçekten de öyledir!

NO TREATMENT WITH DRUG B  WITH DRUG B
Heart disease or stroke
(over 10 years)
13 out of 100 people 10 out of 100 people
No heart disease or stroke 87 out of 100 people 90 out of 100 people
TOTAL 100 100

 

[4] Sayılar önemlidir ve eğer iyi aktarılabilirlerse karar vermeyi kolaylaştırırlar. Hastalar anlamadıkları değerleri hekime sormakta tereddüt etmemelidirler ve anlayabilecekleri şekilde de anlatılması gerekir. Bunun için görsel materyaller kullanmak gerekebilir. Eğer ortaklaşa bir karara varılacaksa hasta da hekim de sayıların ne ifade ettiğini iyi bilmelidir.

Print Friendly